SOFOS’TAN AL HABERİ! – Mart

SOFOS’tan Haberler

 

Taptaze Sofos Gezileri Sizleri Bekliyor!

24 – 30 Eylül tarihlerinde Feride BOZCU eşliğinde İran’a gidiyor; ‘’dünyanın yarısı’’ denilen İsfahan’ı geziyor, yapımı 150 yıl süren Persepolis Antik Kenti’ni keşfediyoruz.

Bir İran Masalı

04 – 09 Temmuz tarihlerinde Feride BOZCU eşliğinde Rusya’nın Versay’ı sayılan Peterhoff’a gidiyor, dünyanın en büyük resim galerisi olan Hermitage Müzesi’nin ihtişamına tanıklık ediyoruz.

Kuzeyin Tacı: Rusya 

Sınırlı kontenjanları kaçırmamak için yerlerinizi şimdiden ayırtın!

 

SOFOS’ta Gelecek Etkinlikler & Turlar


Önümüzdeki etkinlik ve turlarımız için tek tıkla yerinizi şimdiden ayırtın!

02 Mart Cumartesi – Sanat Tarihçisi Dr. Ali KAYAALP ile Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi Gezisi

14 Mart Perşembe – Doç. Dr. Enis DOKO ile Zamanın Ötesindekiler: Albert EİNSTEİN

23 Mart Cumartesi – Sanat Tarihçisi Feride Bozcu ile Sanata Seyirci Olmak: Kölenin Mucizesi

TÜM ETKİNLİKLERİMİZ

TÜM TURLARIMIZ

 

Mart’ta Şehirde Neler Oluyor?

Mart’ta Türkiye’de Neler Oluyor?

Mart Trendleri

Bir sonraki tatilinizi yeterince iyi planladınız mı? SOFOS ile birlikte seyahat trendlerini takip edebilir ve planlarınızı yapabilirsiniz.

Yenilik Arayanlar İçin

 


Semih CEYHAN ile 3 Soru 3 Cevap

Bu ay sorularımızı yanıtlayan Semih CEYHAN’a çok teşekkür ederiz.

  • Bize kısaca TEMATİK MESNEVÎ OKUMALARI seminer serinizi anlatabilir misiniz? Bizi neler bekliyor?

Semih CEYHAN: Yeni seminer serisi aslında Hz. Mevlana’nın başyapıtı Mesnevi metninden hareketle çağlar boyunca çok farklı kesimlere mensup insanların ortaklaşa yönelttiği sorulara cevap arayışı için bir kapı aralamayı amaçlıyor. Gerçeklik, farkındalık, pişmanlık, sevgi, dostluk, hayat, birlik-çokluk gibi yaşam felsefemizi ve pratiğimizi biçimlendiren hayat-memat meselelerinin karanlık yönlerine Mevlana nasıl mum tutuyor, düşünce çelişkilerinin ve içine düşülen tuzakların üstesinden nasıl geliyor sorusunu merkeze alıyor 16 haftalık seminer dizisi. Felsefenin ve din kaynaklı teolojik disiplinlerin verdiği teorik yanıtlardan içerik ve üslup açısından oldukça farklı olan Mesnevi, konusunu hiçbir zaman muhatabına dikte etmiyor. İnsanın her tür probleminin doğru cevabını kendi içinde bulabileceğine, potansiyelini keşfedebileceğine inanıyor.

Bu sebeple imalarla, işaretlerle, hikmetli deyişlerle ve mizansen durumlarla insanın anlama kapasitesini aktifleştiriyor. Seminerlerde hikayelendirme biçemine ve şiirsel anlatı formuna sahip Mevlana metninden misaller eşliğinde söz konusu can damarı meselelerimize eğilmeye çaba sarfedeceğiz. Tabii ki Mesnevi’deki hikmet bilgisinin teorik ve teolojik kökenlerine inmeyi ihmal etmeksizin.

  • Mevlana’nın en etkilendiğiniz sözü hangisidir?

Semih CEYHAN: İnsan çok güzel bir çiçek bahçesine girdiğinde hangi çiçeği koklayacağını şaşırır ve hepsini koklamak ister ise farklı rayihalar barındıran Mesnevi sözleri de aynı hisleri bendenize yaşatıyor. Yine de “Bu Mesnevi kitabı, Hakk’a vuslatta ve O’nu bilmede dinin kökeninin kökeninin kökenidir.” şeklindeki eserin ilk cümlesi üzerinde sık sık düşündüğüm ve düşünmekten zevk aldığım bir ifade, yani bahçeye girip karşılaştığım ilk çiçek. Ayrıca bütün çiçekleri nasıl koklamamız gerektiğini de öğreten bir söz. Nitekim Mevlana ve Mesnevi öğretisi bizleri dinin kökenlerine ve katmanlarına doğru arkeolojik bir kazı sürecine davet ediyor. Dinin bilgi, söz, davranış, hal ve hikmet yekünüyle aynı anda bütünsellik içinde katmanları kavramaya çağırıyor.

Bu tercihim belki de ilahiyatçı olmam hasebiyle teorik eğilimimin yoğunluğundan kaynaklanıyor. Ancak ikinci etkilendiğiniz söz hangisi deseydiniz, cevabım Mesnevi’nin ilk 18 beyitinin ilk mısraları olurdu.

“Neyi (insan-ı kâmil) dinle, ona kulak ver. Nasıl da şikayet ediyor. Ayrılıkları nasıl da hikâyelendiriyor.” Bu sözü anlamak ve açıklamak ciltler dolusu kitap yazmayı gerektirebilir. Bu sebeple Mesnevi’yi idrak etmek her şeyden öte mütevazi olmayı ve haddini bilmeyi gerektirir.

  • Başucu kitabınızı bizimle paylaşabilir misiniz?

Semih CEYHAN: Her gün okumaya gayret ettiğim kitap Kur’an-ı Kerim. Elbette ki Kur’an diğer kitaplarla mukayese edilip birinci sıraya yerleştirilmekten münezzeh olan ilahi kelamdır. Bu sebeple başucu değil baştacıdır. İkinin birincisi değil. Her dem okuyup ibret almaya çalıştığım yegânedir. Bunun yanısıra sıklıkla başvurduğum kitabın Muhyiddin İbn Arabi’nin Fütûhât-ı Mekkiyye’si olduğunu zikretmem gerekir. Her hangi bir kavram ve mesele söz konusu olduğunda İbn Arabi nasıl bir açıklama getiriyor diye merak ederim ve ilgili sayfaları okurum. Mesnevi ve İsmail Hakkı Bursevi’nin eserleri de dönüp dönüp okuduğum, incelediğim eserler kümesinde.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir