‘’İnsanın dünyadaki vazifesi dünyayı güzelleştirmektir.’’ diyen ve Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü üç kez kazanan tek mimar Turgut Cansever’in hayatı ve düşünce yapısını sizler için derledik. Keyifli okumalar…
Ünlü mimar Turgut Cansever, 1 Ocak 1921’de Antalya’da doğar. Dedesinin İstanbul Kasımpaşa’da kurduğu Kadiri Türabi Baba Tekkesi’nin son şeyhidir. Babası Türk Ocağı kurucularından tıbbiyeli Hasan Ferit Bey, annesi Kız Öğretmen Okulunun ilk mezunlarından Hatice Samime Hanım’dır.
İlk öğrenimini Ankara’da ve Bursa’da tamamlayıp, Galatasaray Lisesi’ni bitirir. Daha sonra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde mimarlık okur. Babasının vasıtasıyla çocukluğu ve gençliği boyunca Türkiye’nin o dönemki önemli insanlarıyla sohbet etme şansı bulur. Ahmet Hamdi Tanpınar, Asaf Halet Çelebi ve Muhammed Hamdi Yazır bu isimlerdendir. Ayrıca çocukluğunda edebiyat, resim ve ney dersleri alır. Bu sayede Cansever, sanatla hep iç içe olur. Henüz 17 yaşındayken de İstanbul’da bir resim sergisi açar.
Bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra hocası Sedat Hakkı Eldem’in asistanlığını yapar. 1949 yılında İstanbul Üniversitesi’nde ”Selçuklu ve Osmanlı Mimarisinde Üslup Gelişmeleri: Türk Sütun Başlıkları’’ çalışması ile doktorasını yapar. Böylece hem Türkiye’de sanat tarihi alanında doktora yapan ilk kişi hem de doktora yapan ilk mimar olur.
Doktorasının ardından İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğretim üyeliği yapar. Dokuz yıl sonra da modern mimarlığın beş önemli mimarını ve eserini incelediği eseri ile doçent olur. Yine aynı yıl Beyazıt Meydanı’nın yeniden düzenlenmesi konusunda bir proje tasarlar. Bu tasarı ile daha sonra ödül alır.
Mimari projeler üretirken aynı zamanda çeşitli hükümetlerde ve belediyelerde danışmanlık ve müdürlük görevlerine getirilir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin de daimi proje danışmanı olur.
1974-77 yılları arasında Avrupa Konseyi Türk Delegasyonu’na seçilir. Özellikle bu yıllarda İstanbul’u yeniden yayalaştırma ve düzenleme çalışmalarına yoğunlaşır. 1999 Marmara depreminden sonra hazırlanan fakat uygulanmayan Yenişehir Projesi’nde başkanlık yapar. İstanbul’un fay hattının üzerinde olduğunu ve yüksek binalar yapmak yerine banliyöler halinde yatay genişlemeyi doğru bulduğu söyler.
Turgut Cansever’in düşünce yapısında babasının kütüphanesindeki kitaplar ve arkadaşlarının etkisi büyüktür. Tıpkı büyüdüğü yerlerden olan İstanbul ve Bursa’nın henüz bozulmamış yapısındaki hatıralarıyla düşüncesini temellendirdiği gibi. Ayrıca Batı Avrupa’da kaldığı yıllarda Avrupa’nın tarihsel mimarisini ve modern dönem eserlerini inceleme fırsatı bulur.
Dünyaca ünlü mimarımız Turgut Cansever, mimari alandaki çalışmalarını ‘’bilinci biçimler dünyasına yansıtma çabası’’ olarak tanımlar. Kısaca Turgut Cansever’in düşünce yapısı ayetler ve genetik estetik gibi kavramların mimarlık tarihi ile örtüşmesi sonucu ortaya çıkar.
Uluslararası ödüller alan mimar, Ankara’daki Türk Tarih Kurumu Binası, Bodrum’daki Ertegün Evi ve Demir Turizm Kompleksi ile bir ilki başararak tam üç kez Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülür.
Sadullah Paşa Yalısı ile Salacak’taki Çürüksulu yalısı önemli restorasyonlarındandır. Son olarak anıtsal bir değere sahip olan Mimar Sinan kitabını 2005’te kalem alır.
Değerli mimarımız tüm düşüncelerini ve eserlerini bizlere miras bırakarak 2009 yılında vefat eder.