Arkeolog, Yazar, Müzeci ve Diplomat; Osman Hamdi Bey
Daha çok ressamlığı ile tanınan fakat arkeolog, yazar, müzeci ve diplomat gibi sıfatlara da sahip olan Osman Hamdi Bey ve en bilinen eseri ‘’Kaplumbağa Terbiyecisi’’
1842 yılında İstanbul’da doğan, Sadrazam İbrahim Edhem Paşa’nın oğlu Osman Hamdi, ailesinin desteğiyle resim, arkeoloji, müzecilik ve yazarlığı bir ömre sığdırabilen bir Osmanlı aydınıdır. İlkokula Beşiktaş’ta başlayan Osman Hamdi, ilk önce Mekteb-i Maarif-i Adliyye’de eğitimine başlar. Daha sonra hukuk eğitimi için ailesi tarafından Paris’e gönderilir. Hukuk okurken Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda resim dersleri almaya başlayan Osman Hamdi, aynı zamanda da arkeolojiyle ilgilenmeye başlar. Sanata ve özellikle resme olan ilgisi hukuktan daha ağır basınca zamanın ünlü ressamlarının atölyelerinde çalışır.
Paris, Bağdat, Viyana, Belgrad ve İstanbul gibi şehirlerde yıllarca müzecilik ve bürokrasi alanında çeşitli görevlerde bulunan ünlü ressam 1881 yılında Müze-i Hümâyun’unu kurar ve Türk müzeciliği başlamış olur.
Eserlerin müzecilik anlayışıyla bir araya getirilmesine önem veren Osman Hamdi Bey, bunların korunması ve yurt dışına götürülmemesi adına Asarı-ı Atika Nizamnamesi’ni çıkartılmasını sağlar ve bu yasa 1973 yılına kadar yürürlükteki tek eser yasası olarak kalır.
Osman Hamdi Bey’in Türkiye’ye kazandırdığı pek çok yeniliğin yanında; yapmış olduğu sanat eserleri de çok ünlüdür. Bunlardan en bilineni şüphesiz ‘’Kaplumbağa Terbiyecisi’’ tablosudur.
1906 yılının Mayıs ayında Paris’te düzenlenen bir sergide gösterilen tablonun ismi Fransızcada ‘’Kaplumbağalı Adam’’, İngilizcede ise kısaca ‘’Kaplumbağalar’’ olarak geçer. Ülkemizde ise ‘’Kaplumbağa Terbiyecisi’’ olarak bilinir. Sanatçı bir yıl sonra ise tablonun daha küçük halini bazı farklılıklar ile tekrar resmeder. Hatta ikinci versiyonunu dünürü Salih Münir’e atfettiğini belirten bir yazı ekler.
Osman Hamdi’nin bu tablosundaki esin kaynağı ise Bağdat’ta kalırken babasına yazdığı mektupla ortaya çıkar. Bu mektupta okuduğu ‘’Tour de Monde’’ dergisinde İsviçreli bir diplomatın Japonya’da gördüklerini yazdığı bir makale okur. Bu makalede Koreli kaplumbağa terbiyecilerinin kaplumbağaları minik bir davulla sıra halinde yürütüp, küçük bir masanın üzerinde dizilmesini öğreten bir metin ve gravür vardır. Bu nedenden söz edilen makale ve gravür Osman Hamdi Bey’in ilham kaynağı olarak görülür.
Eserin ayrıntılarına odaklanacak olursak yerdeki otları yiyen kaplumbağaları ve onları izleyen doğulu bir adam görürüz. Elinde ney, sırtında ise vurmalı bir çalgı vardır. Önünde durduğu pencerenin üstünde ise “Şifa’al-kulûp lika’al Mahbub” yazar. Yani “Kalplerin şifası, Sevgiliyle (Hz. Muhammed) buluşmaktır” anlamına gelir. Mekan olarak ise Bursa Yeşil Cami’nin üst katındaki oda kullanılır. Figür için ise sanatçının birçok eserindeki gibi kendisi modellik eder.
Hatta Osman Hamdi Bey’in Viyana’da bulunduğu sırada, tablodaki adamın üzerinde olan giysiyle poz verdiği bilinir.
2004 yılında 5 milyon TL ye Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’ne açık arttırma usulü ile satılan eserin bugünkü değeri yaklaşık 15 milyon TL olarak düşünülür.
Sayıları bir yana bırakırsak Osman Hamdi Bey ve ‘’Kaplumbağa Terbiyecisi’’ maddi ve manevi anlamı ile uzun yıllar konuşulmaya devam edecek.