Japon Kültürünü Bu Kitaplarla Keşfedin
Japonya’da sakura mevsimi gelmek üzere… Yani ülkenin en güzel zamanına sayılı günler kaldı. Bunun farkındalığıyla hareket eden turizmciler de Japon kültürünü katılımcılara aktarmak için özenle kültür turları hazırladı. Eğer siz de bu turlardan birine katılacaksanız; aşağıdaki 5 kitaptan istediklerinizi okuyarak Japon kültürünü daha yakından tanıyabilirsiniz.
Japonya’yla İlgili Kitaplar
Yazarlar, yaşadıkları çağdan ve ülkeden ayrı düşünülemez. Çünkü her yazar eserlerinde hayatına atıflar yapar ve yazarın yaşamı o günün kültüründen, ahlakından ve akımlarından izler taşır. Bu nedenle bir ülkeyi tanımak için, o ülkenin kültürüne dair daha çok fikir sahibi olmak için yapılabilecek en işlevsel eylemlerden biri de; o ülkenin edebiyatında iz bırakmış eserleri okumak, içselleştirmektir.
Japonya, beslendiği karmaşık kaynaklardan dolayı oldukça ilgi çekici bir kültüre sahiptir. Bizim için günlük hayatımızdaki sıradan bir eylemin onlar için tören tadında geçiyor oluşu Japonları daha çok merak etmemizi beraberinde getirmiştir. Bu merakı dindirmenin en kolay ve ucuz yollarından biri; ülke edebiyatının birbirinden değerli eserlerini okuyup yorumlamaktır.
Bu yazı Japon Edebiyatı’ndan sizin için özenle seçtiğimiz kitapları içermektedir.
Ikigai (Hector Garcia, Francesc Miralles)
Dünya’da ilk kez 2016 yılı Nisan Ayı’nda yayınlanan Ikigai, Hector Garcia ve Francesc Miralles’in Japonların hayatına yön veren bir kavramı dünyanın çeşitli bölgelerinden insanlara anlatmak için kaleme aldıkları bir kitaptır. Japonların hayatında yer almış önemli kavramlardan Ikigai; en basit tanımıyla insanların her sabah yataktan kalkmasını sağlayan sebep demektir. Ikigai’ye göre insan sevdiği ve başarılı olduğu şeyi insanlığa hizmet ettiği için yaparak para kazanmalıdır. Eğer bu 4 şarttan herhangi biri eksik olursa insanın ‘yaşama anlamı’ kendisine yüklenen anlamı yitirir.
Bu kitabı okuyarak Japonlara dair öğreneceğiniz şey; Japonların hayatlarını şekillendirmeleri noktasında oldukça önemli bir kavram olan Ikigai’yi tanımak olacaktır. Bu ırktan insanlar kendilerine bir iş verildiği zaman –bu iş hiç hoşlanmadıkları bir iş olsa da- yapacakları şeyi hemen Ikigai’ye uygun bir hale dönüştürmeye çalışarak ele alırlar. Bu durumun sadece Japon kültüründe yer alıyor olması sizin ülkenin kültürüne dair oldukça nadide bir konuyu keşfedip öğrenmenizi sağlayacaktır.
Direnç tersliklerle baş edebilme yeteneğidir. Ne kadar dirençli olursak kendimizi toplayıp yaşamımıza anlam katan şeylere geri dönebilmemiz o kadar kolay olur.
Naomi: Bir Budalanın Aşkı (Cuniçiro Tanizaki)
Naomi: Bir Budalanın Aşkı Japon Edebiyatı’nın en önemli temsilcilerinden Cuniçiro Tanizaki’nin kaleme aldığı bir yanlış batılılaşma öyküsüdür. Kitap, garip olay örgüsüyle okunması gereken aşk kitaplarındandır. Kitabın erkek karakteri Joji, hali vakti yerinde bir erkektir. Kazandığının çoğunu biriktirerek kendine fazlasıyla yeten Joji’nin hayatı zaman zaman uğradığı bir cafede çalışan Naomi ile evlenmeye karar vermesiyle değişmiştir. Naomi katıksız bir batı hayranıdır. Hayattaki en büyük gayesi batılı bir kadın gibi görünmektir. Joji ve Naomi evlendikten sonra ikilinin elindeki tüm para Naomi’nin daha batılı görünmesi için harcanmaya başlanmıştır ve bu garip çiftten Joji, yanlış batılılaşma batağına düşen eşini zapt etmeye çalışırken aynı zamanda Naomi’nin büyük ihanetlerinin de bedelini ödeyecektir.
Bu kitabı okuyarak Japon kültürüne dair öğreneceğiniz şeylerden ilki; bazı Japonların batılılaşma mevzusunu ne kadar da yanlış yorumladığıdır. Çünkü Tanizaki bu kitabı yazarken sadece hayal gücünden yararlanmamıştır. Japonya’da batılılaşmaya dair gözlemledikleri de bu kitabın sayfalarında yer almıştır. Aynı zamanda bu kitabı okuduğunuzda sürekli taşınan çiftimiz Joji ve Naomi sayesinde Japon evlerinin özelliklerine dair de fikir sahibi olabilirsiniz. Kitapta gece hayatına ve giyime düşkün bir kadın olarak tanıtılmış Naomi sayesinde ülkenin gece hayatına yön veren dans salonlarına yolculuk edebilir, kimonoların özellikleri hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Herhangi bir insana kendisiyle bağdaşmayacak bir eğitim vererek bir yere varamazsınız.
Bir Maskenin İtirafları (Yukio Mişima)
Bir Maskenin İtirafları, yaptığı seppukuyla bugün bile akıllarda yer etmiş ünlü yazar Yukio Mişima’nın otobiyografik romanıdır. Hayatı boyunca cinsel yönelimiyle ilgili, ailesiyle ilgili, zayıf beden yapısıyla ilgili çektiği tüm sıkıntıları en içten şekilde kaleme aldığı bu eser, arka planında Japon kültürüne dair önemli detaylara yer vermektedir. Yukio Mişima, yaşadığı tüm sıkıntılar sayesinde çok başarılı psikolojik gerilim kitapları kaleme almıştır ve Japon Edebiyatı’nın bugün bile en çok ses getiren yazarlarından biri olmuştur.
Bu kitabı okuyarak öğrenebileceğiniz şeylerden ilki; cinsel yönelime dair konularda Japonların eski zamanlarda nasıl tavır aldığıdır. Çünkü Mişima, kitapta yer alan her karakterden aynı tepkiyi alacağını düşündüğü için bu konudaki farklılığını içinde yaşamıştır. Ayrıca kitapta Mişima’nın ataerkil babası sayesinde eski zamanlarda yazarlığa yüklenen atfı görebilir ve geçmişteki algıyı bugünle kıyaslayabilirsiniz. Bunun yanı sıra kitabın arka planında anlatılan Japon kültürünü okuyarak Japonların giydikleri kıyafetleri, ülkede en sevilen meydanları, ülkenin Mişima’nın büyüdüğü zamanlardaki eğitime bakış açısını ve savaşlara öğrencileri nasıl yetiştirdiğini görebilirsiniz.
Kendi kendini aldatma, benim sığındığım son duraktı; çünkü ciddi bir şekilde yaralanan kimse, hayatını kurtaracak sargı bezi temiz midir diye sormaz.
Zen Budizm
Japonya’ya gittiğinizde en çok ilginizi çekecek törenlerden birinin Çay Seremonileri olacağını biliyor muydunuz? Peki Çay Seremonileri’nin Zen Felsefesi’nden ilham alarak bir ritüele dönüştüğünü duymuş muydunuz? Hindistan’da doğan Zen Felsefesi Çin’i geçtikten sonra Japonya’ya varmıştır ve bu felsefenin öğretileri Japon kültüründe önemli bir yere sahip olmuştur. Bu nedenle eğer Japonya’ya gidecekseniz ya da ülkeyi sadece merak ediyorsanız Zen Felsefesi’ni anlatan bir kitabı da okuyacaklarınız arasına eklemelisiniz.
Zen Felsefesi’ni tüm çıplaklığıyla en net şekilde öğrenebileceğiniz kişi kuşkusuz D.T. Suzuki’dir. Suzuki, ömrü boyunca Zen Felsefesi’ni içselleştirmek ve insanlara tanıtmak için çabalamıştır. Bu uğurda birbirinden faydalı kitaplar ve şiirler kaleme alan D.T Suzuki’nin Zen Felsefesi’ni tanımak isteyenlere önerilebilecek kitaplarından ilki Zen Budizm’dir.
Bu kitabı okuyarak; Japon kültüründeki en önemli törenlerin ve geleneklerin ortaya çıkışında önemli rol oynayan Zen Felsefesi’ni tanıyabilir, bu felsefeyi anlayarak Japonlar hakkında daha isabetli yorumlar yapabilirsiniz.
“Ama bu dünyada yazık ki ne kadar çok cahillik ve nefis düşkünlüğü çamurunda yuvarlanan yaşayan cesetler var.”
Bölümün başında bahsettiğimiz Çay Seremonileri’ne dair daha çok bilgi edinmek isterseniz Japonların Bir Ritüel Tadında Geçen Törenleri; Çay Seremonileri yazımızı okumanızı da tavsiye ederiz.
Sanshiro (Natsume Soseki)
Yaşadığı küçük yerden ayrılarak üniversite kazandığı Tokyo’ya taşınan 23 yaşındaki Sanshiro’nun hayatındaki değişimi gözler önüne seren kitap, Natsume Soseki tarafından kaleme alınmıştır. Japonya’nın dünyayı kasıp kavuran yazarlarından Haruki Murakami’nin de favori kitapları arasında yer alan Sanshiro, mizahi üslubuyla okuyanların keyif aldığı bir kitap olmuştur. Her ne kadar esprili bir dille yazılmış bir kitap olsa da aslında Sanshiro Soseki’nin çok sevdiği ülkesindeki yanlış batılılaşmayı eleştirdiği bir eserdir. Şöyle ki Soseki, Yukio Mişima’nın aksine Japonya’nın batılılaşmasından yana bir yazardır fakat bu batılılaşmanın mantık çerçevesi içinde ve zamanla olması gerektiğini vurgulamaktadır. Fakat Japonya’nın yanlış biçimde batılılıaştığını düşünen Soseki, kitaptaki Sanshiro aracılığıyla ülkesinde olan bu değişimleri yadırgadığını okuyucularına aktarmıştır. Yaşadığı taşradan Tokyo’ya gelen ana karakterimizin yaşadıklarının, karşılaştığı alışkın olmadığı durumların anlatıldığı kitabın arka planında da Japon kültürünün motiflerine yer verilmiştir.
Bu kitabı okuyarak Japon kültürüne dair anlayabileceğiniz şeylerden ilki; ülkenin taşra kısmıyla kent kısmı arasındaki bakış açısı farklılığı olacaktır. Sanshiro’nun Tokyo’da karşılaştığı çoğu detayı yadırgaması küçük yerleşim birimleriyle şehirler arasındaki farkı görmeniz açısından oldukça işlevsel olacaktır. Bunun dışında Japonya’nın başrolü Tokyo’daki günlük hayatı bu kitap aracılığıyla tanıyabilir, oradaki yaşantıya dair fikir sahibi olabilirsiniz. Bu durum da bir gün Japonya turuna katılacak olursanız sizin buradaki hayata daha kolay entegre olmanızı sağlayacaktır. Kısacası bu kitap ile Tokyo’yu yeni yeni keşfetmeye başlayan Sanshiro ile siz de ülkeyi keşfedebilir, ülkenin kültürel unsurlarını, gelenek göreneklerini, ahlak anlayışını anlayabilirsiniz. Ayrıca kitapta yer alan dipnotlar sayesinde Japon geleneklerinin içeriklerini daha ayrıntılı şekilde öğrenebilirsiniz.
“Meiji çağının fikir dünyası, batı aleminin tarihinde üç asırda yaşanan her şeyi son kırk yılda tekrar etmişti.”
Görüldüğü üzere Japon yazarlar yazdıkları kitaplarda ülkelerinden detayları ya da ülkelerine karşı eleştirilerini sürekli dile getirmişlerdir. Bu nedenle bu kitapları okuyarak Japonya’ya dair fikir sahibi olmanız mümkündür.
Eğer bu kitapları okuduktan sonra Japonya’yı merak eder ve oraya gitmek isterseniz Sofos’un Japon turuyla ilgili detayları inceleyebilirsiniz.
Natsume Sosekiden Küçükbey’i de öneririm Natsume Soseki kitapları çok hoştur 🙂